Uzungöl’de kültür Doğu Karadeniz Bölgesinin kültürü ile yetişmiş ve tarihsel olarak Rumlardan kalan etnik örf, adet, gelenek, lakap, köy isimleri, müzikal ve folklorik etkilerden de beslenmiştir. Uzungöl’ün eski isminin Şerah olması, her köy, her mezire ve nerdeyse her yaylanın bir rumca ismi vardır. Bölgede rumca halen kullanılmaktadır.
Uzungöl’ün mizikal enstrüman aleti dilsiz kavaldır. Kaval kültürü çok eski yıllara dayanan ve yeri geldiğinde bir eğlence ortamında insanları horona çeken özel ritmi ile insanları eğlendiren, yeri geldiğin de ise insanların ağıtlarında ağıtlara eşlik edip insanları duygusal frekanslara çeken ve dünyanın belki de en zor çalınan müzik aletlerinden bir tanesidir. Nedeni ise insanların bu ağıt, göç yolu üzerinde yol havaları veya horon oynarken çalınan müziğin kesintisiz olarak durmadan çalınması gerekmektedir. Nefesli bir müzik aleti olan bu enstrüman ağızdan üflenen hava ile ses çıkardığından durmadan da çalınması gerektiğinden belli saniyelerde burundan alınan havanın ciğerlere doldurulup ağızda tutulan havanın dışarıya çıkarılması ile sürekli adeta pompalama göre yaparak çalınması onu en zor çalınan enstrümanlardan biri yapmaktadır. Su ile daha net ve keskin ses veren de bir enstrümandır.
Uzungöl’de kalandar kültürü günümüzde de yaşatılmaktadır. Uzungöllü gençler tarafından her yılın Ocak ayının 13 ünün akşamında erkek olan gençler kalandar kültürüne uygun kostüm ve kıyafetler ile köyleri ve haneleri ziyaret ederler. Bu organizasyonda erkeklerden biri kadın kıyafetleri giyer ve yüzlerini saklar. Diğer erkekler de yüzleri tanınmayacak halde kostümleri ile damat, kızın babası, kayınço, horon ekibi ve kavalcı ile bu etkinlikte hanelerin kapılarına akşam saatlerinden sonra yüksek bir güçte kapılara vurularak
"Kalandar gecesi, devlet bacasi, doldurun tasi, olmayun asi!"
cümleleri ve başka mısralar ile hanelere seslerini duyurup hane büyüğünden müsaade istenerek evin içine kaval eşliğinde giriş yaparlar. Girişten sonra haneler bu içeri giren gençlerden horon oynamalarını bekleyip kendileri ile rumca konuşmaya başlarlar. Kim olduklarını sorup özellikle gelin kılığına giren erkek figürüne yanaşıp kim olduğunu öğrenmek için damat ile tiyatral olarak çekişirler. Bu esnada bastonu ile damat veya damatın babası o hanede buna yeltenenleri dövmeye çalışır. Ardından hane sahipleri ekibin horon oynamasını ister. Güzel horon ve türküler söylediklerinde kendilerine eski zamanda yaşam ve geçimin zor olduğundan ötürü yiyecek veya satılabilecek zahra (öğütülmemiş mısır taneleri) , şeker,un, ceviz vb. köyde yetişen erzaklardan verirlerdi. Bu malzemeler günümüzde insanlarımızın yaşam kalitesi ve koşulları geliştiği için gelen ekibe nakit para vererek onları uğurlamalara dönüştü. O akşamdan sonra ziyaret edilen aileler o kişilerin kim olduklarını tahmin etmek için kendi aralarında damat şuydu, gelinin sesi şunun sesine benziyordu, boyları ile vb. gördükleri tavırlarına göre tahminlerini yürütürdüler. Bir gün sonrada gençler kendilerini ifşa edip kimler olduklarını söylerdiler. Ekip kendi arasında toplanan nakit para veya diğer verilen erzakları eşit miktarda bölüşürlerdi. Günümüzde de halen geleceğe aktarılmaya devam edilmektedir.